Beşeri/İnsani Bilimlerde Bilişim/Sayısal Olanaklar olarak Türkçe’ye çevirisini yapabileceğimiz bilim dalı, ingilizce orijinali ile Digital Humanities1, yeni sayısal ve bilişim teknolojilerinin üretildiği, uygulandığı ve yorumlandığı bir alan olarak akademik dünyada yerini almıştır. Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles (UCLA), Center of Digital Humanities ve Experiential Technologies Center adı altında bir merkez kurarak, beşeri bilimler, tasarım, mimarlık ve kentsel tasarım alanlarında birçok projeye imza attı 2. Tarihi ve arkeolojik mekanların ve eserlerin sayısal olanaklar kullanılarak modellenmesi, sayısal ortamda sergilenmesi ve deneyimlenmesi konularında araştırma yapan bu merkezde bu proje sayesinde, karada uygulanan birçok modelleme metodu sualtında uygulanmış, bu zengin arşive ilk defa denizel arkeoloji eklenmiş oldu.
Bilişim teknolojilerinin arkeoloji alanına girmesi ile birlikte üç boyutlu belgeleme teknikleri, lazer tarayıcılar, fotogrametri ve bilgisayar destekli tasarım/çizim (CAD) araçları yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Geleneksel plan kesit düzlemindeki gösterimler akademideki yerini korurken, görselleştirme ve sunum aracı olan üç boyutlu modeller yaygınlaştı. İlk örneklerde doku ve malzeme kısıtlı kullanılır ve soyut diyebileceğimiz modeller üretilirken, geliştirilen algoritmalarla beraber gerçeğe daha yakın gösterimler olanaklı oldu. Bu proje kapsamında kullanılan modelleme yöntemi structure from motion (SfM) olarak adlandırılmaktadır.1 Bu SfM algoritmaları sistematik sıralı bir dizi olarak çekilmiş fotoğraflardan sayısal modelinin oluşturulmasını sağlar. Bu işlem için birinci aşama sistematik fotoğraf verilerin alınmasıdır. Bu amaç doğrultusunda 2013 yılında Sualtı Kültür Mirası Projesi kapsamında arazi çalışmaları yapıldı.
Sualtı Kültür Mirası Projesi
Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) proje ekibi olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile Antalya ilinde arazi çalışmaları yapılmıştır. Kaş ayağı Dragoman Seyahat Acentası ve Kaş Arşipel dalş Merkezi tarafından desteklenen bu projede arazi çalışmaları Gökhan Türe ve Murat Draman danışmanlığında ve tüm dalış merkezi ekibi tarafından desteklenmiştir. Bu kapsamda, batıda Kalkan ve doğuda Kekova yerleşimlerinin arasında yer alan arkeolojik ve deniz tarihi buluntularının envanterlenmesini ve metodolojisini, verilerin tasarlanan bilgi sistemine aktarılmasını ve bulunan arkeolojik malzemenin detaylı sualtı incelemelerini amaçlamıştır. Araştırma yöntemi olarak, UNESCO’nun “Convention on the Protection of the Underwater Cultural Heritage 2001” anlaşması gereğince buluntuların yerinde korunması (in-situ preservation), buluntuların değil, sadece arkeolojik veri niteliği olan bilgilerin suüstüne çıkarılması hedeflenmiştir. Bu amaç doğrultusunda geliştirilen metodoloji, araştırma bölgesinin dalıcı marifetiyle sistematik taranması, bir buluntu bulunduğunda işaretlenmesi, bu buluntu veya buluntu alanında envanterleme dalışlarının yapılmasını ve toplanan verilerin internetten yayınlanacak altyapıda bir bilgi sistemine aktarılmasını içerir.1
Buluntular üzerinde yapılan geleneksel dokümantasyonun yanı sıra fotomozaik, video ve panorama gibi, görselliğe yönelik çalışmalar da yapıldı (Fig. 1). Ancak tüm bu teknikler, üç boyutlu olan kargo alanları ve objelerin iki boyutta temsili ile sınırlı kaldı. 2013 yılındaki arazi çalışmalarında seçilen SfM programı sayesinde çekilen fotoğraflar işlenerek fotoğraf gerçekliğinde üç boyutlu modeller elde edildi. Farklı derinliklerde ve genişlikte olan alanların modelinin çıkarılması için, dalıcı marifetiyle sualtından sistematik ve sürekli dizi oluşturacak şekilde fotoğraflar alındı. Alanlara göre farklılık gösterse de temel teknik, dip yapısından sabit bir mesafede, boşluk bırakmadan ve dip yapısını her açısını kapsayacak şekilde fotoğraf dizilerinin alınmasıdır. Bu yöntemi, sualtını ışıkla (fotoğrafla) üç boyutlu olarak taramak olarak özetleyebiliriz. Alanların haritası oluşturulduktan sonra detaylı incelemeye değer görülen amfora, pithos, seramik parçaları, mimari objeler ve çapalar gibi farklı görüntü veren objelerin çevresinde spiral ouşturacak şekilde fotoğraf veri dizileri alındı. Dip yapısı, yönü ve derinliklerine göre ışık şartları da değiştiği için farklı ışık kaynakları ve lensler kullanıldı. Elde edilen fotoğraflar düzeltme yapılmadan doğrudan modelleme programında işlendi.
Fig. 3 Kepez Bölgesi’nden bir buluntunun modelinin oluşturulma aşamaları ve videosu
2013 sezonu sonunda, projede münferit fotoğraf veri setleri işlenerek dört arkeolojik kargo alanina ait 100 buluntunun düşük çözünürlükte modelleri elde edildi. Günlük olarak işlenen bu modellerin düşük çözünürlükteki denemelerinin kısa süre içerisinde ve yüksek teknoloji gerektirmeyen metodlarla üç boyutlu modellerinin başarılı sonuçları, sanal sualtı müzesinin daha önce planlanan geleneksel iki boyutlu sunum metodları yerine üç boyutlu arayüzünün öne çıkması sonucunu getirdi.
Sonuç
Projenin ilk yıllarında yerinde koruma metodlarını kullanarak ve eserlere zarar vermeden keşfettiği, envanterlediği ve incelediği buluntuların önemlilerinin üç boyut modellerinin yapılması, başta veri toplama metodları olmak üzere, arkeolojinin sunumu konusunda da getirdiği en önemli yeniliktir. Fotoğraf gerçekliğindeki bu modellerin internet üzerinden en verimli şekilde halkla paylaşılmasına halen çalışılmaktadır.
Teşekkürler
Projeyi doktora sonrası araştırma projesi kapsamında destekleyen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), yurtiçi ev sahibi kurum İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Prof. Dr. Gülen Çağdaş’a, Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles (UCLA)’den Prof. Dr. Diane Favro ve Christopher Johanson’a ve Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) proje ekibi’nden 2013 yılı ekibine teşekkürlerimi sunarım.
Yar. Doç. Dr. Güzden Varinlioğlu1